Barış İçin Aktivite
Barış I Eirini I Peace I Aşiti

109 yıldır aynı talep: “Sayfo ile yüzleşin!

109'uncu yıl dönümünde dünyanın dört bir yanında Sayfo’yu anacaklarını söyleyen ESU Eş Genel Başkanı Tonny Vergili, “Sayfo bizim kimliğimizdir. Bir halk nasıl kimliğine sahip çıkıyorsa biz de Sayfo’ya sahip çıkıyoruz, çıkmaya da devam edeceğiz. Sayfo’nun 109'uncu yılında Süryanilerin talebi, Sayfo’nun hem Türkiye hem de bütün dünya ülkeleri tarafından kabul edilmesidir” vurgusunu yaptı.

0 30

Bethnahrin’in (Mezopotamya) en eski ve yerleşik halklarından olan ve Hıristiyanlığı kabul eden ilk halk olan Süryani (Asuri-Arami-Keldani) halkı, 1915 yılında Sayfo yani “kılıç artığı” diye adlandırılan soykırıma maruz bırakıldı.

Süryaniler bu yıkımla nüfuslarının üçte ikisini kaybetti. 700 bin Süryani’den geriye yalnızca 200 bini kaldı. Sayfo Süryani Soykırımı’nda yaklaşık 500 bin Süryani yok oldu, 300 bini katledildi, geriye kalan yaklaşık 200 bin kişiden de bir kısmı din değiştirmek zorunda kalarak kimliğini kaybetti. Bir kısmı da yaşadığı coğrafyadan göç etmek zorunda kaldı.

Böylelikle 1915 Sayfo Süryani Soykırımı’nın yaşandığı bölgede Süryani nüfusu 200 bine düştü. Yine Sayfo’da Ermeni Soykırımı’nda da olduğu gibi yalnızca Süryani halkı değil, canlı cansız tüm hayvanlar da katledildi, adeta bir “canlı kırımı” yaşandı. Yüzlerce kadın ve çocuk tecavüz ve tacize maruz bırakıldı, “Müslümanlaştırılmak” için “satıldı”, birçoğu da maruz kaldıkları saldırı ve tecavüzler nedeniyle yaşamına son vermek zorunda kaldı.

Bu politikalarla birlikte binlerce Süryani topraklarından göç etmek zorunda kaldı, faili meçhul katliamlarla katledildi, kaybedildi. Mal ve mülkleri gasp edilen Süryani halkının ibadethaneleri de ya camiye ya ahıra çevrildi ya da yakılıp yıkıldı, talan edildi. Süryani halkı 109 yıldır soykırım politikaları ve travmalarıyla yaşarken, diğer yandan da yüzleşme çağrılarını sürdürüyor.

Sayfo’nun tanınması, yüzleşilmesi ve kabul edilmesi için mücadele yürüten Avrupa Süryaniler Birliği (ESU) Eş Genel Başkanı Tonny Vergili, Sayfo’nun 109. yıl dönümünde Gazete Sabro’nun sorularını yanıtladı.

*ESU olarak yıllardan beridir Süryani halkının hakları ve Sayfo’nun tanınması için mücadele yürütüyorsunuz. Girişimleriniz sayesinde Sayfo’nun tanınması noktasında da katkılarınız oldu. Girişim ve çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? 

Öncelikle Gazete Sabro’ya şükranlarımızı sunuyoruz. Çünkü Süryanilerin sesi olmaya çalışıyor. Sayfo, Süryaniler için bir travma idi. Süryaniler Sayfo’dan bahsedemiyordu bile. Özellikle Avrupa’ya çıkmadan önce hiç kimse dışarıda Sayfo’dan bahsedemiyordu. Ve biz 1995’te mücadeleye başladık. Öncelikle kendi aramızda bu korkuyu bitirmek istiyorduk. Bunun için yüzlerce miting ve yürüyüşler yaptık Avrupa’da. Konferanslar düzenledik, halkımızı cesaretlendirdik, Sayfo üzerine halkımızı bilgilendirdik. Halkımız yavaş yavaş Sayfo’ya sahip çıkmaya ve konuşmaya başladı, o tabanı hazırladık. Daha sonra Avrupa Parlamentosu’nda görüşmeler yaptık, bildiriler çıkarttık, raporlar sunduk, konferanslar yaptık. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde görüşmeler yapıldı Sayfo üzerine.

Dosyalar sunduk Sayfo’nun tanınması için. AP’ye, kurum ve kuruluşlara, gazetecilere, belediyelere yüzlerce dosya sunduk, görüşmeler yaptık. Sayfo’nun kabul edilmesi için hayli çalışma yaptık. Kovidden sonra 705 parlamentere mektup gönderdik üç yıl üst üste Sayfo’yu kabul etmeleri için. Macron’a da özel mektup gönderdik. Bu anlamda bugün 12’ye yakın ülke Sayfo’yu kabul etti. Hem Avrupa’da hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde onlarca anıt diktik. Bunun neticesinde Süryaniler Sayfo etrafında birlik olup kiliselerde Sayfo’yu ele aldı. 2015’ten beri Sayfo’yu 15 Haziran’da resmi bir gün olarak kabul ediyoruz. Hem Süryani Ortodoks hem de Süryani Katolik Kilisesi bunu onayladı. Biz Avrupa Süryaniler Birliği de bu günü onayladık, her yıl 15 Haziran’da anma yapıyoruz. Ve bu da bizim için önemli bir adımdı.

Halkımız Sayfo’ya çok uzaktı. Sayfo’yu biliyorlardı ancak 80 yıl sonra göç etmek zorunda kaldıkları ülkelerini bile unuttular. 1995’ten sonra biz hem Sayfo çalışmalarına hız verdik hem de farklı faaliyetlerimiz oldu. Hem diplomasi hem de kültürel faaliyetlerimiz oldu Avrupa’da. Halkımızın bütün değerlerine sahip çıkması için 30 yıldır mücadele veriyoruz. Bugün halkımızın çoğu Sayfo’ya sahip çıkıyor. Her yıl Sayfo için anıtlar dikiliyor, konferanslar yapılıyor. Artık Sayfo Süryanilerin gündemine oturmuş durumda.

*Sayfo Süryani Soykırımı sizin için ne anlama geliyor? Soykırımda yakınlarınızı kaybettiniz mi, neler yaşadınız? 

Biz hep diyoruz ki Sayfo bizim kimliğimizdir. 1915 Soykırımı’nda bizi bitirmek istiyorlardı. Hem kimliğimizi hem de ülkemizi yok etmek istiyorlardı. O yüzden bizim için Sayfo her şey demektir, bir halkı bitirmek demektir. Bu yüzden Sayfo bizim kimliğimizdir. Bir halk nasıl kimliğine sahip çıkıyorsa biz de Sayfo’ya sahip çıkıyoruz, çıkmaya da devam edeceğiz. Süryaniler, Ermeniler, Pontos Rumları ve bütün Hıristiyanları Bethnahrin’de bitirmek istiyorlardı. Bu yüzden de Sayfo bizim için her şey demektir. Yaşam, insanlık, kültür, varlık demektir. Çünkü bu değerlerin hepsi bitirilmek isteniyordu. Sayfo’da akrabalarını kaybetmeyen Süryani’ye rastlamadım. Bizim de akrabalarımız, köylülerimiz katledildi. Ninelerimiz bunları hep anlatıyordu ve hala beynimizde yaşıyor. Biz bunları unutamıyoruz. Herkesin akrabası, komşusu katledilmiştir.

Ninem Sayfo’dan bahsediyordu hep ve beni çok etkilemişti. O hikayeler bende bir yük oluşturdu ve Sayfo için bir şeyler yapmaya, mücadele etmeye karar verdim. Bizim köyde 300’e yakın Süryani katledildi. İki-üç aylık bir kızın annesi katledilmiş. Onları katleden grup bebeğin yaşadığını öğrenmiş ve kaçırmak için döneceklermiş. Aynı köyden gelen başka bir grup ise o bebeği katletmiş. Ninem hep bunu anlatıyordu. 10 yıl önce köye gittiğimde o köyden bir kişiye Sayfo’da yaşanan bu olayı sordum, siz ne diyorsunuz doğru mu diye. “Nasıl doğru değil, köylülerimizin hepsi bunu biliyor. Hatta o çocuğun günahından o aile çocuk doğuramıyordu. Büyüklerimizden böyle duyduk” dedi.

*Süryani halkı yüz yıllardan beridir Sayfo politikalarına maruz kalıyor. Tüm bunların çözümü nasıl sağlanabilir sizce? Sayfo ile yüzleşilmeden bu politikalar son bulabilir mi? 

109 yıl geçti Sayfo’nun üzerinden. Ama Süryaniler Sayfo politikalarına maruz kalıyor. Özellikle son yıllarda Süryaniler Bethnahrin’in dört parçasında Sayfo politikalarına maruz kalıyor ve kaldı. IŞİD zamanında yüzlerce insanımız yine Sayfo zihniyetiyle katledildi. 10 yıl içerisinde halkımızın yüzde 60’ı kendi ülkesinden göç etti. Bu da bizim için büyük bir felaket. Sayfo politikaları hala devam ediyor. Sayfo’yu kabul etmeden yüzleşme olsa da yarım yamalak bir yüzleşme olacaktır. Belki bir yere kadar affedilebilir bizim için Hıristiyanlık felsefemize göre. Ama Sayfo’yu unutmak mümkün değil. Bizim için Sayfo’yu kabul etmek ve yüzleşmek önemli. Sayfo’yu kabul etmeden yüzleşmek çok eksik olur. Süryani halkı için Sayfo’nun kabul edilip yüzleşilmesi, o yarayı bir yere kadar kapatabilir. Bu yüzden de bizim için Sayfo’nun kabul edilmesi ve yüzleşme çok önemli.

Üç yıldır Sayfo’nun yıl dönümünde gece yarısı saat 00.00’da Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde meşale ve mumlar yakarak anma etkinlikleri gerçekleştiriyoruz. Bu yıl da bu anmayı gerçekleştireceğiz. Brüksel, İsviçre ve Almanya’da konferanslarımız da olacak Sayfo anısına. Yine her yıl olduğu gibi Amerika ile Avrupa’daki kurum, kuruluş ve parlamenterlere göndereceğimiz bildiriler yayınlayacağız. Televizyonlarda da programlar yapacağız Sayfo üzerine. Haziran ayı boyunca Sayfo ile ilgili çeşitli faaliyet, aktivite ve etkinlikler yapıyoruz. Kiliselerde, sokaklarda, derneklerde ve pek çok yerde çalışma yürütüyoruz.

*Sayfo’nun 109. yıl dönümünde Süryanilerin talep ve çağrıları nedir? 

Sayfo’nun 109. yılında Süryanilerin talebi, Sayfo’nun hem Türkiye hem de bütün dünya ülkeleri tarafından kabul edilmesidir. Ve bu Süryani halkı için ağır bir yüktür. Şimdiye kadar Türkiye, Süryanilere karşı Sayfo üzerinde bayağı baskı yapıyor. En azından Sayfo kabul edilirse bu yük de Süryanilerin sırtından kalkacaktır. Süryaniler rahatlayacak ve kendi ülkelerine dönmeye çalışacak. Süryaniler şu an tereddütle kendi ülkelerine dönüyor. Bu yüzden Süryani halkı için Sayfo’nun kabul edilmesi çok önemli.

Süryanilere çağrım, tüm Süryanilerin Sayfo’ya ve kendi ülkelerine sahip çıkmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ne çağrım ise Sayfo’yu kabul etmesi bir şey kaybettirmeyecektir. Sayfo’yu kabul etmesi Süryani halkını, kültürünü, zenginliklerini, kalbini kazanacaktır. Ve bir özür ile Türkiye Cumhuriyeti bir şeyi kaybetmeyecek, geleceğini parlatacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Sayfo’yu kabul etmesi bizim için çok önemli. Süryanilerin geleceği için çok önemli bir adım olacak.

Kaynak