Barış İçin Aktivite
Barış I Eirini I Peace I Aşiti

Ziya Pir: ‘Çatışmalar için Batılı bir devlet devreye girdi Davutoğlu Erdoğan’dan veto yedi’

Türkiye’de 2013’te başlayıp 2015 yılına kadar süren Kürt meselesinin barışçıl çözümünü öngören çözüm süreciyle ilgili çok şey yazıldı, konuşuldu. Ancak hala tam olarak o süreçte ne olup bittiği tüm yönleriyle aydınlatılmış değil.

0 62

Kaynak: Ahval l Söyleşi: Burhan Ekinci 

Taraflar yıllardır birbirini süreci bitirmekle suçluyor, ancak birebir çözüm sürecin yürütülmesinden sorumlu olan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu sessizliğini koruyor. Sürecin bitmesinde rol aldığı belirtilen “Hendek savaşları” esnasında yaşanan diplomasi trafiği çokça dillendirilmiyor. O süreçte çatışmaların durması için biberi görüşmelerde bulunanlardan biri de HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir’di. HDP’li eski vekil barış umutlarının Erdoğan ve ortakları tarafından bombalandığını belirtiyor. Pir, Erdoğan’ın müzakere masasını tekmeleyip  devirdiğini aktarıyor.

Pir’in anlatımlarına göre, o süretçe çatışmaların durması için ismini vemek istemediği güçlü bir batılı ülkenin büyükelçiliği kendisini davet ettiği ve hükümetle yeniden müzakere yapılmasını istedi. Ziya Pir, konuyu dönemin HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’la konuştuğunu, ardından kabul ettiklerini hatırlattı ve “Aradan 10 gün geçti. Büyükelçilikten haber geldi. “Efkan Ala ile Davutoğlu sıcak bakıyor ama yukarıdan veto yediler’ dediler. Yukarıdan dedikleri, cumhurbaşkanıydı” dedi.

Yankılar’ın konuğu Ziya Pir, o süreçte yaşananlarla ilgili şunları aktardı:

“Ben çözüm sürecinin bir adayı olarak Almanya’dan Türkiye’ye gittim ve Diyarbakır’dan seçildim. Çözüm sürecinin devam ettiği ve bitirildiği anları bire bir yaşadım. Kalıcı bir barışın gelmesi için çabaladık. Ancak bu çalışmalar ve umutlar bombalandı. Birileri müzakere masasını tekmeledi, devirdi. Bunlar Erdoğan ve ortaklarıydı. Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatını tanımıyorum dedi ve masayı tekmeledi. Karanlık bir dönem yaşandık. Diyarbakır’da hem halka hem de devletin aktörleriyle görüşüyorduk. Çatışmaların durmasını istiyorduk. HDP’nin dışında gelişen, devletle mahallelerdeki gençlerin ya da dışarıdan gelen bir kısım gerillalarla çatışmalar vardı. Bu çatışmaların durdurulması, durdurulmuyorsa da sivillerin zarar görmemesini istiyorduk. Yaptığımız görüşmelerde çok farklı reaksiyonlar alıyorduk.

(2015) Aralık ayına girdiğimizde hala çatışmalar devam ediyordu. Ankara’da batılı güçlü bir ülkenin (ismini açıklamak istemiyorum) büyükelçiliği beni davet etti. Öğle yemeğine davet ettiler. Çatışmalı süreçte sadece öğle yemeği olarak değildi. Meseleleri ve çatışmaların durdurulmasını konuştuk. Dediler ki ‘Bizim dış işlerimiz bakanlığımızdan isteniyor. Biz HDP ile hükümeti bir masaya oturtup, çözüm sürecin tekrar gelmesi mümkün değil, zaten hükümet üçüncü göz istemediği için en azından bu şehirlerdeki çatışmaları durdurmak için inisiyatif olmak istiyor. O ülkenin büyükelçi ve yayında iki kişi vardı. HDP’den yalnız ben vardım. Bana ‘Sizden iki gün önce bu masada AK Parti hükümetin bir bakan oturuyordu, onunla da bunları paylaştık’ dediler. Bu öneriyle geldiler. Ben de ‘Biz mecliste zaten AK Partiyle görüşürüz’ dedim. Bunun üzerine ‘Biz hükümetin sizinle masada oturmanızı sağlamak istiyoruz’ dediler.

Selahattin başkanla konuyu konuştum. Daha sonra grup başkan  vekilleri İdris Baluken ve Çağlar Demirel de dahil oldu. Selahattin başkan dedi ki: ‘Bu şehirlerde bir damla kan durdurabileceksek bu fırsata sarılmamız lazım. Bu fırsatı kullanmamız lazım.’

Başka görüşmeler de oldu ama ben bu görüşmenin içindeydim. Bizim partiden üç isim belirledik, onlardan biri de bendim. Ben isimleri büyükelçiliğe ulaştırdım. Bana ‘hükümet kanadından kimler olsun’ diye sordular. Ben de ‘fark etmez, yeter ki oturup konuşacağımız şu kanı durdurabileceğimiz bir ortam olsun’ dedim. Aradan 10 gün geçti. Büyükelçilikten haber geldi. O zaman İçişleri Bakanı Efkan Ala, Başbakan Davutoğlu’ydu. “Efkan Ala ile Davutoğlu sıcak bakıyor ama yukarıdan veto yediler’ dediler. Yukarıdan demek, cumhurbaşkanı, onların reisi. ‘Ben bu işi silahla bitireceğim’ demiş. Karanlık dönemdi. Davutoğlu’nun bu işi konuşarak bitirme eğiliminde olduğunu anlıyorum. Biz de çatışmaların bitmesini isteyen bir partiydik. Dönemin Diyarbakır Valisiyle de görüşmüştüm. O da çözüm için olumlu bakıyordu. Birileriyle konuşabiliyorduk ama diğer taraftan olmuyordu.

Çözüm süreci nasıl bitti, kim bitirdi? Bence bu konu yeterince konuşulmadı, yazılmadı, şu an Cumhurbaşkanı, hükümet tarafı elbette konuşmak istemiyorlar ama Davutoğlu ile Efkan Ala’nın çıkıp konuşması gerekiyor. Askerlerin neler yaptığı, kimin çatışmaları provoke ettiği, kimin çatışmalara karşı olduğu konuşulması gerekiyor. Ordu içinde çatışmalara karşı olanlar da vardı. Türkiye’nin bu süreçle yüzleşmesi gerekiyor.

HDP olarak çatışmalara çok karşı çıktı ama silahların sesininim çıktığı ortamında siyasetçinin sesi duyulmuyordu zaten. HDP olarak sesimiz çıkıyordu, girişimlerde çokça bulunduk.

Davutoğlu ve Efkan Ala’nın o dönemle ilgili kapalı kapılar ardında Erdoğan karşısında ne kadar sert konuştuğunu biliyoruz. Ama açıklamıyorlar”

HDP’li siyasetçi Pir, olası erken seçim tartışmalarıyla ilgili muhalefete yönelik eleştirilerde bulundu. Pir “HDP kitlesinin seçmenin oyları sanki onlara gidecekmiş gibi bir varsayımdan yola çıkıyor. Ama böyle bir şey yok. Bir kere varlığımıza taş bastık. Bir kere yapılır, evet doğrudur ama siz şu anda HDP’nin yanında durmuyor adını bile anmıyorsanız seçim zamanında hangi yüzle gideceksiniz. Türkiye demokratikleşme bedelini neden hep Kürtler ödesin?” dedi.

Ziya Pir, MHP lideri Bahçeli’nin sıkça tekrarladığı HDP’nin kapatılması konusunda ise şunları söyledi:

“HDP kapatılsa bile AİHM’den aksi karar çıkacak, “hukuka aykırıdır” denilecek. Hukuken HDP’yi kapatma temeli yok. Ama hukuk diye bir şey yok. Hukuk olsa Selahattin Demirtaş cezaevinde yatabilir mi? Yatamaz. Ama yatıyor. Niye? Siyasi irade, Erdoğan, MHP böyle istiyor çünkü. Erdoğan ve MHP istese HDP’yi dört beş ay içinde kapatabilir.

İçeride tartışmalar var. AKP ile MHP içinde çekişmeler var. Yargı ve emniyette kadro alınacak 100 kişi. MHP 95 kişi benim adamım olacak diyor ve 90’da kapatıyor. Bunu bana AKP’liler söylüyor. Bunu bana, AKP’li bir milletvekili söylüyor.

Diyarbakır’daki savcılar hakimler hepsi MHP kökenli. Emniyet aynı şekilde. AKP’nin bir kadrosu yok ki. Kemalistlerin kadroları ülkücülerin var. Cemaatin kadrosu vardı. MHP boşluğu dolduruyor. Seçim olsa AKP-MHP gitti, bu kadroları nasıl temizleyeceksiniz? Türkiye’nin önünde çok zor ve tehlikeli bir süreç var.”