Barış İçin Aktivite
Barış I Eirini I Peace I Aşiti

Yoleri: Göçmenler için uluslararası mücadele hattı oluşturulmalı

Suriyeli mültecilerin devletler arasında tehdit aracı olarak kullanıldığını belirten İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, bu duruma karşı insan hakları savunucularına “ortak bir mücadele hattın oluşturmasını” önerdi. 

0 153

Yoleri: Göçmenler için uluslararası mücadele hattı oluşturulmalı

Suriyeli mültecilerin devletler arasında tehdit aracı olarak kullanıldığını belirten İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, bu duruma karşı insan hakları savunucularına “ortak bir mücadele hattın oluşturmasını” önerdi.
Devlet yetkililerinin kayıtlı olmayan Suriyeli mültecilerin sınır dışı edileceği kararıyla birlikte göçmenleri hedef alan nefret söylemleri yaygınlaştı. Suriyeli mültecilerin devletlerarası arasında tehdit aracı olarak kullanıldığını ve Türkiye’nin sınır dışı operasyonlarında göçmenleri koz olarak kullandığını dile getiren İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Pazarlık konusu yapan söylem ve politikalara karşı bir duruş geliştirmek zorundayız. Bu mücadelenin sadece Türkiye ile sınırlı tutulması da yanlıştır. Bu süreçte bu duruma karşı mücadelelinin mutlaka uluslararası bir boyut kazanması gerekiyor. İnsan hakları savunucuların, bu politikaların yanlış olduğunu savunan herkesin kendi devletlerine ve uluslararası alandaki mekanizmalara karşı mücadele edecek bir hat oluşturması gerekiyor” diye belirtti.
‘GÖÇMENLERİN AVRUPA’YA GİTMESİ ENGELLENİYOR’
Türkiye’nin sadece Avrupa kıtasından gelenleri mülteci statüsünde tanıdığını hatırlatan Yoleri, “İnsanlar Avrupa’ya gidip oradalar güvenli yaşamak istiyor. Türkiye’de bu tablo yabancılara bakışlarındaki yanlışı ortadan kaldırmıyor. Avrupa’da mültecilerin kendi ülkelerine gitmesini önlemek için mültecileri Türkiye’de tutmak istiyor. Bu yüzdende Türkiye ile ikili ya da gizli anlaşmalar yapılıyor. Örneğin, Türkiye’deki göçmenlerin Avrupa’ya geçişinin engellenmesi gibi, geri gönderme anlaşmalarıyla para desteği sunularak yabancıların Avrupa’ya gitmesi engelleniyor. Dolayısıyla yabancılar Türkiye’ye hapsolması tablosu ortaya çıkıyor” diye konuştu.
MÜLTECİLER PAZARLIK KONUSU YAPILIYOR
Mültecilerin sorunlarının Türkiye’nin politikasını aşan tüm dünya ülkeleriyle alakalı bir sorun olduğunun vurgulayan Yoleri, göçmenlerin devletlerarası ilişkilerde tehdit unsuru olarak kullanıldıklarına dikkati çekti. Yoleri, şöyle devam etti: “Suriyeli göçmenler ilk başta ‘onlar bizim misafirimiz’ denildi. Sorunlar ortaya çıktığında ‘onlar bizim misafirimiz verdiklerimizle yetinmek zorunda’ gibi açıklamalar yapıldı. Sonrasında siyasi pazarlık konusu edildiler. Hatta duygularıyla oynandı. Göçmenler yanlış yönlendirildi. Özellikle Almanya ile pazarlık devam ederken göçmenler Edirne sınır kapılarına yönlendirildi. Göçmenler, ‘Devlet görevlileri bizi teşvik ediyor’ dedi. O kapı açılmayacaktı sadece pazarlık konusu halindeydiler. Açarız kapıları pazarlığının nesneleri haline getirdiler. Oradakiler insandı duyguları ve hayatlarıyla bu şekilde oynanması kabul edilebilir bir durum değil. Türkiye Devletinin bu yaklaşımını olumsuz nitelendirmemiz mümkün.”
‘GÖÇMENLER KOZ OLARAK KULLANILIYOR’
Türkiye’nin sınır dışı operasyonlarının yeni olmadığını, kendi içerisinde ne zaman siyasi bir çözümsüzlüğe düştüğünde askeri operasyonlara başvurduğunu dile getiren Yoleri, Rojava’ya yapılmak istenen askeri operasyonun da mültecileri koz olarak kullanılmak istendiğini ifade etti. Yoleri, devamla şöyle konuştu: “Türkiye’nin bugün elinde ciddi bir kozu var. Nedir bu koz? Suriyeli göçmenler. Göçmenleri koz olarak kullanarak Amerika ile yapılan görüşmelerde 30 kilometre güvenli bir bölge ve bu güvenli bölgenin yönetiminin Türkiye tarafından yönetilmesini dayatabiliyor. Bunu başka bir şekilde dayatamaz. Bu ülkede bu kadar Suriyeli olmasa bunu dayatma şansı olamaz. Türkiye, Suriyelileri Avrupa’ya karşı tehdit olarak kullanarak orada ne kadar alan işgal edebilirim derdine düşmüş durumda. Kürtler ve Türkiye devleti arasındaki ilişkinin özel bir boyutu var. Kürtlerin orada ilerlemesini durdurabilmek, Türkiye’de yaşayan Kürtlerinin belki bir bütün olarak mücadelesini engelleyebilmek için bunu kullanıyor.”
MÜCADELE ULUSLARARASI BİR BOYUT KAZANMALI
“Türkiye hala Kürtleri kendine tehdit olarak gördüğü için bu kadar Suriyeliyi topraklarında tutuyor” diyen devam eden Yoleri, şunları söyledi: “Rojava’da oluşturulan sistem tüm dünyada umut veren bir örnek oluşturdu. Daha demokratik bir yönetim biçiminin olabileceği, insan hakları açısından daha insani bir sistemin yaratılabileceğini ortaya koydu. Bugün yıkılmakta olan sisteme karşı alternatifini oluşturdu. İŞID’e karşı mücadelede Kürtlerin etkinliği malum. Suriyelileri Kürtlerin kazanımlarını engellemek için siyasi pazarlık olarak kullanılması asla kabul edilemez. Buna karşı ne yapılması gerektiği son derece önemli. Türkiye’de yaşayan mültecilerin ayrım gözetilmeksizin her haklardan yararlanmasını söylemek zorundayız. Devletin bu en temel hakları sağlamak zorunda olduğunu yüksek sesle söylemek zorundayız. Pazarlık konusu yapan söylem ve politikalara karşı bir duruş geliştirmek zorundayız. Bu mücadelenin sadece Türkiye ile sınırlı tutulması da yanlıştır. Bu süreçte bu duruma karşı mücadelelinin mutlaka uluslararası bir boyut kazanması gerekiyor. İnsan hakları savunucuların, bu politikaların yanlış olduğunu savunan herkesin kendi devletlerine ve uluslararası alandaki mekanizmalara mücadele edecek bir hat oluşturması gerekiyor. BM kendi imzaladıkları sözleşmeleri çiğniyor. Uluslararası hukukun yüklediği sorumluluklarının da ihmali söz konusu.”
MA / Naci Kaya
Haber/Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı